Ne zaman ki Adem’i elma yemeye ikna etti!.. O gün bu gündür suç hep kadındadır. Tanrının yasaklarına bile uymuyor!..
“Bundan her şey beklenir” deyip, erkek almış dizginleri eline. Ne de olsa eksik etek! Saçı uzun, aklı kısa; nerede ne yapacağı belli olmayan canlı bir bomba. Hatta sofrada fazladan bir boğaz olarak görülmüş, çocuk yaşta bohçası dürülmüş. “Namusumuz” diyerek, diri diri toprağa gömülmüş…
Bazı evlerde eller ovuşturulmuş doğduğunda. Satılmış iki öküz karşılığında. Başlık parası koymuşlar adını…Baba evinde yediğini içtiğini ödemiş. Gelin edilmiş, küçücük yaşında. Bazen berdel olmuş, bazen kuma!..
Kendi şerefi namusu olmayan adamların şerefi namusu olmuş, canından edilmiş bu uğurda.
Aklına ve gücüne hiç güvenmedikleri kadına, en kıymetli varlıklarını emanet etmişler. Önce kalplerini sonra anne babalarını, can parçası evlatlarını ama mal mülk emanet edecek kadar güvenmemişler nedense? Tarlaya ırgat gerektiğinden, okutmaya gerek duymamışlar.
Tek başına mahkemede şahitliği kabul edilmedi! O kadar çoktular, bir o kadar da yoktular toplum içinde….
Tarlalarda çalışması mübah olan kadının, fabrikalarda çalışması ayıp sayıldı. Erkeğin egosu örselendi. Bir adam karısını nasıl çalıştırırdı.
Ne mümkündü ki kadının meslek sahibi olması. Bu sebeptendir ki zincirlerini kırabilen kadınların adı; tarihe yazıldı. 1930 yılından sonra çıkarılan bazı yasalarla kadının seçme ve seçilmesinin yolu aralandı.
5 Aralık 1934 yılında yasa çıkarıldı, siyasette boy gösterebilecekti.
Peki kadın, gerçekten seçip seçilebildi mi? Evdeki eril baskı; sandığa da yansıdı. Seçilebilen kadınların sayısı hiçbir zaman yeterli değildi. Siyasi partilerin yasaya duydukları saygıdan olsa gerek siyasete renk katmalarına izin veridi. Kurulduğundan beri ülkemizin gurur kaynağı olan sığınma evlerimiz var bizim (!) Adını da kadının dayaktan moraran teninden almış evler(!)… Utanılacak bir durum olması gerekmez miydi?
Yasalar kadını bir türlü koruyamadı. Bir de canımdan çok seviyordumcular arttı son zamanlarda.
“Canımdan çok seviyordum hâkim bey” Gün geçmiyor ki yazılı ve görsel basında çok sevildiği için katledilen kadın haberlerine rastlamayalım!..
Tarih değişti zihniyet değişmedi! Kadının şiddete karşı yürüyüşü bile haksız sayıldı engellendi. İsterdim ki erkekler de kadınların yanında yürüyebilseydiler.
Kadınlardan bu kadar çok korkulmasının sebebi nedir?
Kadının olmadığı yerde erkek olamaz ki! Sakın beyler, bizleri çok sevmeyiniz .Söz, biz de sizi öldürecek kadar sevmeyeceğiz…