Ana SayfaLütfü ErtürkFaşizm Tanrılaştırır...

Faşizm Tanrılaştırır…

Aslında, feodalizmin ve kapitalizmin ortak ürünüdür de diyebiliriz. Yakın tarihe baktığınızda göreceksiniz ki; feodal yapılaşmadan tanrılaşan iktidarlara yürümenin tek yolu Faşizmden geçmektedir.  Diktatörlerin değişmez kaderidir…Yakın tarihimizde; iktidarları ele geçiren bütün diktatörlerin sonu tanrılaşma isteği ile son bulmaktadır.

Nasıl başlar?

Mussolini ve Hitler başta olmak üzere yakın tarihimizin tüm diktatörleri iktidarlarını kaybetmelerinin nedeni de bu tanrılaşma sevdalarından olmuştur.

Faşist felsefe de tanrılaşma insanlıktan çıkmaktır. Aslında, devletle insan ilişkisi hiyerarşiktir. Burada iktidar da insan vardır. Bir kişinin gücüyle karşı karşıyasınızdır. Tepedeki insan kendisini kutsal sayabilmesi,  yani tanrılaştırması için önce devleti kutsallaştırması gerektiğini bilir.

Milliyetçilik akımı ve dinsel güçleri arkasına alır… Mussolini, Hitler, Franko Vatikan tarafından şiddetle desteklenerek 20 yüzyılın ilk faşist olguları başlatılmış oldu. Büyük İtalya, Kutsal Cermen İmparatorluğu, Büyük İspanya Krallığı gibi isimlerle anılacaktı.

İktidarı ele geçirecek olan siyasetin bu kuru sevdaları yavaş, yavaş kara sevdaya dönüşerek tanrılaşma yolunda hızla ilerlemelerine neden olacaktır. Hitlerin, Ari alman ırkı yaratma sevdası insan üretme çiftliklerini yaratmış, Mussolini’nin güçlü İtalyan insanın yaratılması için ünlü İtalyan buğdayının üretilmesinin emrini vermesi, adalara dolgu yol yapan, dağların ve nehirlerin yataklarını değiştiren diktatörlerin bu eylemleri ekonomik ve stratejik yönden bir şey vermemektedir. Örneğin Volga ve Dinyeper’in yatakları değiştiğinden artık Aral gölü diye bir göl bulunmamaktadır.

Ortadoğu’nun Haritasının yeniden şekillenmesinden önce, Endonezya ve Uzakdoğu’nun haritası değiştirilirken hep diktatörler eliyle olmuştur. Tanrılaşma arzusunun, yararları da var tabi ki! Tıp alanındaki buluşları hızlandırmış birçok hastalığın aşısının bulunmasında yardımcı olmuştur. Büyük keşifler ve icatlar yine krallar ve diktatörler sayesinde olmuştur diyebiliriz.  Ana fikir, ölümsüzleşmeye ermek olduğundan Monarşinin buluşlara olan yatırımlarını görmezden gelemeyiz… Tarihe kazınmak için tanrısal işlevleri seçmek gerekir.

Niye girdim bu konuya!

Kanal İstanbul projesi, dünya da bir ilk değildir. Onlarca deneyimi olan bir projedir.  Kaş yapayım derken göz çıkarılmasından yana endişelerim var…

Kanal İstanbul projesi bahsedildiği gibi Küçükçekmece havzasından geçirilirse İstanbul’u müthiş bir susuzluk beklemektedir. Melen çayını gösterenler çok yanılmaktadırlar. Oysa Küçükçekmece havzası yarıldığında yer altı suları denize karışacak, dereler, çaylar üç büyük barajı doldurmayacak, hiçbir akarsu hareketi olmayacak İstanbul’un iklimi değişecektir.

Daha batı da tahribat daha az olacaktır.
Tanrının eli, bir kez Maradona için kalkmıştı. Bir kez daha kalkacağını sanmıyorum…

Önceki İçerik
Sonraki İçerik
İLGİLİ YAZILAR
- Advertisment -

Son Yazılar

İlgili Yazılar