Ana SayfaErdal SezginTürkçe Dersler 2

Türkçe Dersler 2

Ne  bu   Gâvurca özentiniz?

Günümüzde  Türkçemizin kullanımında ne yazık ki  çok  özensiz davranılıyor. Öğretmenlik yıllarımda bizim kuşak, Türkçe  sözcükleri kullanmada aşırı titiz  davranırdı. Yüce Atatürk  dilimize verdiği önemi  şu sözlerle vurgulamıştır: ”Ülkesini, yüksek istiklalini korumasını bilen Türk Milleti, dilini de yabancı diller boyunduruğundan kurtarmalıdır”.

İşte  bu görüş doğrultusunda   12 Temmuz  1931’de Türk Dil Kurumu’  kuruldu. Bu seçkin  kuruluş, dilimizin arılaşmasında, özleşmesinde büyük başarılara imza atmış, dilimizi Arapça ve Farsça’nın boyunduruğundan büyük ölçüde  kurtarmıştır. Ne yazık ki  12 Eylül  paşaları TDK’yi  bir  devlet dairesi durumuna  getirerek bu çabalara  çelme takmıştır. Neyse ki  TÜRK DİLİ DERNEĞİ , doğan boşluğu doldurup, dilimize sahip  çıkmıştır.

Bakıyorum da günümüz  entelleri ” ne kaa yabancı sözcük kullanırsam o kaaa kültürlü görünürüm ” düşüncesiyle olsa gerek lügat paralayıp duruyorlar. Buyurun size kimi örnekler:

DOMİNE ETMEK-Nihal Bengisu Karaca,

RAFİNE YÖNETİCİ BULUNMUYOR- Şansal Büyüka,                                                                                                                                                                                                                                                           ARGÜMAN -Can Karadut,

DEPLASMAN TÜRBÜLANSINA KAPILMAK-  SİRAYET ETMEK Tümer   Metin,                                           YENİ BİR KONSENSÜS OLUŞABİLİR-Nazlı Ilıcak,

İKTİFA  ETMEK- Nihat  Genç

İNSİCAM- Can Ataklı,

FENOMEN- KONSOLİDE OLACAK- Ahmet Hakan.                                                                                       SUHULET 6 DERECE     Em. Korg. Erdoğan Karakuş. ( Sayın Karakuş’la aynı kuşaktanız sanıyorum. Suhulet sözcüğünü yaşamım boyu hiç kullanmadım.)

Eleştirimiz ”gâvurca” cılara  ama  Arapça ve Farsça kullananlara da  diyeceklerimiz var. Türkçeleri dilimize yerleşmiş sözcüklerin  eski karşılıklarını kullanmasak olmaz mı?  ” Örneğin mesela” da,    ”ilgi-alaka”da  olduğu gibi ANLAMDAŞ SÖZCÜKLERİ aynı anda kullananlar var.

YENİ  DÜŞÜNCELER, YENİ FİKİRLER… Kemal  Kılıçdaroğlu, Rahmi Turan,

AYRINTI VE DETAY – Can Karadut,

GERİ İADE ETMEK- Hürriyet Gazetesi,

ÇABA HARCAMAYA GAYRET ETMEK- Meska Vakfı Başkanı.

Eski kuşak  Arapça, Farsça sözcükleri kullanmada  ısrar ederken   yeni kuşak  İngilizce sözcüklere  sarıldı. Bunların kullandıkları dile, Dil Bilgini Feyza Hepçilingirler TÜRKİLİZCE diyor.    ” Son günlerin  moda ”Türkilizce ” sözcüklerine de  kimi  örnekler vereyim: ajitasyon, alternatif, ambiyans, badigart, departman, dejenerasyon, departman, dijital, dominant, format, konjonktür, konsept, motto, periyot, pragmatik, segment, seküler, versiyon… Örnekler uzayıp gidiyor.

Bunların yerine kışkırtma, seçenek, hava, koruma, bölüm, yozlaşma, sayısal, baskın, belirleyici öğe,  kavram, dönem, parça-bölüm, tür-sürüm sözcüklerini kullansak bir anlam eksikliği mi oluşur? Gençlik yılarımızda dilimizin özleşmesi konusunda çok duyarlı  davranırdık. Yeryüzünde yüzde yüz arı bir dil yoktur ama biz yabancı sözcük oranını en aza  indirmiştik.  Bu  çabalarımızdan ötürü  ” komünist” olarak bile  nitelendik.( Kominist olmak o kadar  kolay olsaydı!..)     ,

Yeri gelmişken şunu da vurgulayayım: O yıllarda  okuduğumuz Marksizm ve Dil adlı  yapıtta ” bir dilde yerleşmiş sözcüklerin varlıklarını sürdürmesi  gerektiği” savunuluyordu. Biz solcular bu görüşe  ters  düşüyorduk. (Bu arada bana” biraz da olsa ideolojik takıl!” diyen gazetemizin yönetmeni Sayın Lütfü Ertürk’ün ricasını da yerine getirmiş oldum. Marks’tan söz ederek,

ulusal bir dili  savunduğumuz için  ” uydurukçu”ya çıkmıştı adımız. Hiç unutmam 1977 yılında derste kullandığım ”yanıt” ve ”güncel” sözcükleri için bir bakanlık müfettişi ”uydurma kelimeler kullanıyorsun” diyerek beni eleştirmişti. Aradan 37 yıl geçmiş.Müfettiş bey  hâlâ  bıraktığım yerde mi acaba?

Marksizm  ve Dil’de  şöyle bir görüş belirtilmiş:  ”Çarın sarayındaki ve yüksek  sosyetedeki ARİSTOKRATLARIN DA  Fransızca  özentisine kapıldıkları bir dönem vardı. Bunlar  Rusçayı konuşurken ağızlarından sık, sık  Fransızca  sözcükler kaçırmalarıyla, Rusçayı Fransız aksanıyla konuşmalarıyla övünürlerdi. Bu, o zamanlar Rusya’da  bütün halk için ortak bir dilin bulunmadığı, bütün halk için ortak bir dilin bir uydurmaca ve ‘sınıf dillerinin ” de gerçek olduğu anlamına mı gelir?”

Bizim ”Türkilizceciler”le  bir benzerlik kurulabilir mi  acaba! O zaman orada Fransızca, bugün burada İngilizce…

Bu konuda medyaya önemli  görevler  düşüyor ama  nerede ?.. Örneğin kanallar tanıtımlarında Tİ-Vİ  diyorlar. Bir anımsatma yapayım. Dilimizde ünsüz harfler -e yardımcı ünlüsünü alır.   Ti Vi  olmaz, TeSeKa olmaz,   CeHaPe olmaz,

Atatürkçü olduğunu iddia eden bu kanalların kullandıkları sözcükleri şöyle bir süzgeçten geçirin bakalım. Ne kadar az  ÖZTÜRKÇE kullandıklarını göreceksiniz  O kanalların yöneticilerine diyorum ki Dil Devrimi yapmış bir önderin gösterdiği yoldan gitmezseniz, rozet satarak,anahtarlık pazarlayarak Atatürkçü olamazsınız.

Ne olursanız olun da  ”YAŞAMINI KAYBETTİ”  ya da  ”HAYATINI YİTİRDİ ” yi de kullanmayın bari! Arabeski Orhan Gencebay’a bırakın!

İLGİLİ YAZILAR
- Advertisment -

Son Yazılar

İlgili Yazılar