Parapsikoloji

Parapsikoloji; duyular-dışı algılama, psikokinezi, ölümden sonra yaşam gibi konulara ilişkin paranormal olayların; deneysel yöntem yoluyla, çok disiplinli (çok yöntemli) etüdü. Diye yorumlamış bilim… Yani büyücülük, sihir, altıncı his gibi kavramları kapsıyor.Algı yönetimi: Algı yönetimi bir ikna aracıdır, hedef kitlenin veya kişinin tutumunu oluşturmaya, değiştirmeye yönelik iletişim çalışmalarını içerir, somut sonuçlar almayı hedefler. Algı yönetiminde uzun vadeli etkiler sağlamak amaçlanır.

“ Statiktik adlı eserin temel amacı hükümet tarafından ve yönetimsel organları kullanmak ilk defa 1946 da Amerikan istatistikçi Stanley Stevens ortaya atmıştır.”

O tarihten bu güne kadar; Gerek CIA, gerekse Amerikan Ordusu tarafından kullanılmaktadır. Örnek İşgal edilen bir ülkenin halkına kurtarmaya gelinmiş algısını yaratmak ya da kişiyi kurtarmaya kadar indirgeye bilirsiniz!

Niçin ikisini  örnek alarak yazıma başladım?

Çünkü, algı yönetimi temel esaslarını parapsikolojiden almaktadır!

Oysa günümüzde, her ikisini de tek çatı altında incelememiz mümkündür! Nedir bu? Quantum düşünce sistemi:  Quantum düşünce, üst nitelikli bir düşünme biçimidir.

Sıradan düşünce biçimleri kendisini tekrar eden, etkisiz ve sınırlı enerjilerdir. Değiştirme ve oluşturma güçleri yoktur. Daha çok vehim, kuruntu, başıboş hayaller biçiminde akar.

İşte, Sayın Belediye Başkanımızın içinde bulunduğu durum mu? Dersiniz. İhtisas yaptığı dal mı? Dersiniz. Ne dersiniz bilemem!

Ama ortak nokta algı yönetimidir…

Nasıl mı? Örneklersek,

“Parapsikolojinin ana temaları tekrardan geçer! Ruh çağırırken, büyü yaparken, sihir yaparken aynı sözleri sık tekrarlama gibi. Duaların tekrarlanması gibi…”

Algı yönetimi: Aynı insanlar üzerinde, aynı konuları defaten konuşma ve ezber yapma gibi.

Quantum: bu iki kavramın birleştiği noktadır. Tek kelime ile “tekrar” ( Kuran-ı kerimin ebcetle açıklanması gibi)

Kısacası halk arasında dilimize yerleşmiş bir söz vardır. “birine, 41 kere deli derseniz, delirir” derler ya! İşte, o misal… Uzunca bir açıklama oldu affedin…

Bütün Bu yazdıklarımı Sayın Belediye Başkanımız Özcan ışıklar’da çok iyi bilmekte ve uygulamaktadır…

Sayın Belediye Başkanımız, Ne fetöcü, ne solcu, ne sağcı ne de bağcıdır! Onun bütün derdi üzüm yemek…

Bu yüzden kendisi de bu algı yönetimi metodunu kullanmaktadır.

Biz, Silivrililer de bu algı operasyonlarına maruz kaldık. “Biz büyük bir aileyiz” ve “Silivri’de yaşamak güzeldir.”  Sözlerindeki “Ü”  harfleri yerine kullanılan gülen yüzler in kime ait olduğunu kimin ürünleri de kullanıldığını bilmemek bu ülkede ayıp kaçar.

Sadece bize değil, kendisinin de söylediği gibi oy adına bu algı yönetimi operasyonlarını Fethullah Gülen’e de yaptı.

Nasıl mı?

Dinler arası diyalog, bir Vatikan projesidir. Türkiye ayağını ise Fethullah Gülen cemaati tarafından oluşturulur. Bu projenin önemli bir uygulamasının Silivri’de gerçekleştirileceğini  (meslek lisesinin ek bina açılış törenin de) söylemiştir. Dinler arası diyalog ile din turizmini canlandıracağını ifade etmiştir.

Herkese, her şeye uyguladı Algı yönetimi metotlarını.

İdealistliğinin temelini para olarak tanımlayan bir insanın ideolojik ya da teolojik veya apolejetik bir yapıda olmasını bekleyemeyiz…

İşte bu yüzdendir ki! Fetöcü mü? Değil mi? Tartışmasında Ne Sayın Işıklar’ın dedikleri inandırıcı geliyor bana! Ne de der gibi yapıp da; “Fetöcüdür” ya da “Fetöcü değildir.” Diyemeyenler, veya  “tam da demek üzerdeydim” diyecek insanların söylemleri inandırıcı geliyor…

Toplantı üzerinde yapacağım yorum ise sadece iki cümledir. Sayın Işıklar, yine bir algı operasyonu gerçekleştirmiştir. Bu konuda da yeterince argümanı bulmuş ve kullanmıştır.

O bizlere bir şeyler anlatmadı! Anlatacakmış gibi yapıp, bir şeylerin önünü kesmeye çalıştı. Bunu da başardı.

Toplantıdan çıkan 10 yabancı davetliye sorduk! Tek cevap, “bir şey anlamadık” oldu. “Bizler, niye buradayız?”  Diyerek şaşkınlıklarını belirttiler

Oysa algı yönetimi, toplantı sonrası da devam etti.

Örneğin; yakın çevresi tarafından Silivri’nin aydınlık yüzü olarak lanse edildi. El cevap; Bizler Ayın karanlık yüzünü hiç bilmiyoruz. Sadece 3 astronot dışında. “Aydınlık” diye tanıttığınızın mutlaka bir karanlık yüzü olduğunu siz de kabul etmişsiniz!

İkinci serzenişte bulunacağım konu meslektaşlarıma…

Sevgili arkadaşlar, bunu daha önce de yazdım. Siz, siz olun yorumlarınızda hedefinize arkadaşlarınızı koymayın…

Taraf olduğunuz insanı övebilir, savunabilir hatta bilirkişilik bile yapabilirsiniz… Oysa aynı şartlar da sizden önce veya biraz önce çalışmış bir arkadaşınız ya da gazeteye ya da çalışanlarına hayâsız ve de haylaz bir şekilde saldırmanızı gazeteci olma yolunda kat ettiğiniz yolunuzu hiçe saydığınızı düşünerek üzüldüğümü, çok üzüldüğümü sizlere buradan bildirmek isterim. Bakın, dil bilginizi, sosyal bilginizi her zaman geliştirmeye çalışabilirsiniz, bu her zaman mümkündür! Mesleki duruşunuz bir kere giderse asla geri gelmez… Hepinize sevgiler ve saygılar…

Para+ psikoloji aynı anda kolay kolay yan yana olamazlar. Para, psikolojiyi bozar ve sonunda insanı parapsikolojiye mahkûm eder…

Önceki İçerik
Sonraki İçerik
İLGİLİ YAZILAR
- Advertisment -

Son Yazılar

İlgili Yazılar