Ana SayfaLütfü ErtürkKenan Ağabeyden Mektup Var ( Kestane mi ki bu? Çizesin)

Kenan Ağabeyden Mektup Var ( Kestane mi ki bu? Çizesin)

Sevgili kardeşim Lütfü, önce mahsus selam eder, gözlerinden öperim!Silivri siyasetine öyle uzaktan izliyoruz ama ilgisiz de değiliz! Lakin, iyi ki de uzak kalmışım demişliğim de yok değil hani!…

Bazen insan vefasını arıyor işin, geçmişi yok sayıp, geçmiş insanların yaptıklarını öteleyerek, örseleyerek  siyaset yapmaya çalışanları gördükçe de üzülmüyor değilim hani!

Gerek,  Genel Merkezin  şehrimize bakış açısı, gerekse şehrİmizdekilerin siyasetimize bakış açısı, beni bu mektubu yazmaya zorladı…

Şehirlerin de bir karakteri vardır. Bu şehirleri karakterize eden insanlarımızın efsaneleştiği siyasetleri vardır… Öyle sen istedin diye bitmez bu efsaneler!

Lütfü’m !

Kestane değil ki bu üzerini çizdim diyesin. Efsane bu, öyle bir kalem de çizip atamazsın!…  Çünkü kolay efsane olunmaz… Bulunduğu yerin en başına geçmek için çıraklığını yapacaksın, tozunu yutacaksın, kahrını çekeceksin!

Esfane dediğimiz insan, sandık görevlisi de oldu, yöneticisi de oldu, kurucusu da oldu, İlçe başkanı da oldu, belediye başkanı da oldu! Kaybettiği de oldu… İnsana sevgisini, insana saygısını hiç kaybetmedi ama!…

Sevgili kardeşim!

Dağların başında yılanda olur, kuş ta olur! Biri sürünerek çıkar oraya, biri uçarak gelir! Hangisi o dağın kıymetini bilebilir.

CHP Genel Başkanın tutumu beni çok şaşırttı! 16 Nisan referandumunda benden tek adam rejimine karşı oy istiyorsun…  Kendi partinde tek adamlık yapıyorsun. Parti Meclisinin kararlarını hiçe sayıyorsun, bunu kabul edemem! Zulme ortak olamam ben!… Zulme ortak olacakların meselesi haline gelenleri de oylayamam!…

Yeryüzünde en etkili silah ne dersen? Size, karar vermiş insanlardır diyebilirim! Hele ki Ahlaki değerlerle donatımlı insanlar, bi o kadar daha kararlı insanlardır ki bir gerekçeye oturtuldukları vakit onlar için isyan  tereddütsüz kutsaldır…

Sorarım sana!

Bana kaç örnek gösterebilirsiniz? Üç dönem belediye başkanlığı yapmış birinin kendi malvarlığı kaybedecek kadar davasına sahip çıktığını kaç kişi gösterebilirsiniz?… Ne yazık ki bu sadece inandığı davaları uğrunda yaşanan kayıplardır bunlar! Öyle kumar, kumarhane sevdaları peşinde olmamıştır. Dava adamları, çıkar peşinde koşmazlar! Haklının peşinde ve haksızlığın karşısında dikilirler…

Bu yaşanan siyasi çöküş ve kokuşmuşluk Selami Değirmenci’nin  sorunu değildir silivri’nin sorunudur!

Mustafa Kemal’in Bursa gezisinde Çelik Palas otelinde bir nutku var!

Şöyle buyurmuş Gazi:  “Yöneticiler ve idareciler hatta polis ve jandarma bile haksızlık yapabilir! Biz, haklarımızı savunmaktan geri kalmayacağız karşı dahi çıkabiliriz!” İşte, Sevgili hamşehrilerime bunu hatırlatmak isterim! İşte bu bir ülkenin karakteridir… Mustafa Kemal kendi toplumun bunu öğretmeye çalışmış!..

Değerli kardeşime söyleyeyim!

Bugün burada yapılacak olan toplantılar ve görüş alışverişleri bir Selami Değirmenci hareketi değildir!

Silivrililerin, Silivri’ye, Silivri Siyasetine sahip çıkabilme hareketidir. Bu bir halk hareketidir. Böyle bakınız olaya…

Aksi halde ne yaparsak yapalım, var olanın değiştirilmeyeceğine inandırırlısa, sonuçta çaresizliğe ikna olur ve hiçbir şey yapmamayı tercih eder!…

Böyle bir toplum artık her defasında ve hayatın her alanında kaybetmeyi göze almış hatta kaybetmenin pazarlıklarıyla yaşamaya alışmış bir toplum haline gelecektir.

Biz bu partinin şu andaki genel başkanına göre değil / Kurucusu ve doğal genel başkanına göre hareket ediyoruz…

Sana bu aralar sıkça yazarım, sen de inandığın davandan asla vazgeçecek biri değilsin. Gözlerinden öpüyorum…  Sevgiyle kal…

Önceki İçerik
Sonraki İçerik
İLGİLİ YAZILAR
- Advertisment -

Son Yazılar

Son Fasıl

Empati ve Sempati

İfade Özgürlüğü

İşin Aslı

Hezeyan ya da Sanrı

Niyetli Bir Yazı

Vizyon Meselesi

Manipüle Etmek

Neyin Tecrübesi?..

İlgili Yazılar

Son Fasıl

Empati ve Sempati

İfade Özgürlüğü

İşin Aslı

Hezeyan ya da Sanrı

Niyetli Bir Yazı

Vizyon Meselesi

Manipüle Etmek

Neyin Tecrübesi?..