Ana SayfaEsra SelimoğluDENİZ BİTTİ. KARA GÖRÜNDÜ.

DENİZ BİTTİ. KARA GÖRÜNDÜ.

Kardelen ve Hercainin hikayesini bilirmisiniz? Bir hercai çıkış uğruna bir çok kardeleni küstürenlerin hikayesini birde benden dinleyin.

Çok uzun yıllar önce iki kır çiçeği birbirlerine aşık olurlar. Her bahar diğer çiçekler gibi onlarda açıp güneşe merhaba derler.

Fakat bir bahar başlangıcı bu çiçeklerden biri diğerine; “Biz diğer çiçekler gibi bu bahar açmayalım, kışın ortasında herkesin soğuktan kaçtığı karlı günlerde açalım ki, bütün doğa bize ait olsun” der ve ikisi de o bahar açmamaya karar verirler.

Biri açmak için kışın gelmesini ve karın yağmasını beklerken, diğeri o yaz açar.

O gün bugündür, karda açan ve sevgilisini bekleyen çiçeğe “Kardelen” sevgilisini yarı yolda bırakan çiçeğe de “Hercai” denir.

Yakın dönemde, siyasi arenada buna yakın bir hikâyeyi hatırlar gibiyim. Hercainin durumunu birazdan açıklayacağım da, asıl olan kardelenler, tekrar yaşama şansı bulabilecekler mi? Kardelenlere tekrar can suyu verilecek mi?

Zaman her şeyin ilacı… Bekleyip göreceğiz.

Gelelim Hercaiye… Toprağa beraber düştüğü kardelenleri, güneşi ilk ben göreceğim telaşı ile tabiri caizse “ekerek” birden gün yüzüne çıktı. Güneşin ilk ışıkları ile güçlendi serpildi. Ancak güç zehirlenmesi yaşadı. O güç zehirlenmesini algılayamadı belki ama o kardelen de yediği ayazı unutmadı. İşin hikâyesini bir tarafa bırakıp, Hatice’ye değil de neticeye dönecek olursak, onu da her zaman olduğu üzere bir hikaye ile anlatayım istedim.

Şair Ebu Dellame ile Halife Mehdi arasında şöyle bir olay geçmiştir: Ebu Dellame, Abbasi hükümdarlarına bir kaside takdim eder. Halife kasideyi çok beğenir;

— Sana bu kasiden için ne bahşiş vereyim?
— Efendimiz bendeniz bir av köpeği isterim.
— Bu kadar güzel bir kasidenin bahşişi av köpeği olur mu?
— Efendim kulunuz böyle istiyor.
Halife Mehdi işe şaşar, ama şairi de kırmak istemez:
– Peki, istediğin gibi sana bir av köpeği versinler.
— Fakat Efendim bendeniz ava ne ile gideceğim?
— Hakkın var bir de at versinler.
— Ata nasıl bineceğim?
— Doğru, güzel bir eğer takımı da versinler.
— Efendimiz ata kim bakacak?
— Haklısın, bir de köle versinler.
— Ama Efendim ben atı nerede barındıracağım?
— Bir de ahır versinler.
— Köleyi nerede yatırayım?
— Bir ev versinler.
— Bu kadar halkı ne ile doyuracağım?
— Bin altın da harçlık versinler.
— Efendim…

Halife Mehdi şairin sözünü burada keser……

Eğer masrafı idare etmeye bir kethüda, hesapları tutmaya bir katip istersen köpeği geri alırım ha!. Demiş.

Ezcümle!

Deniz bitti, kara göründü…

Köpeği geri alıyoruz.

Selametle!

Önceki İçerik
Sonraki İçerik
İLGİLİ YAZILAR
- Advertisment -

Son Yazılar

Son Fasıl

Empati ve Sempati

İfade Özgürlüğü

İşin Aslı

Hezeyan ya da Sanrı

Niyetli Bir Yazı

Vizyon Meselesi

Manipüle Etmek

Neyin Tecrübesi?..

İlgili Yazılar

Son Fasıl

Empati ve Sempati

İfade Özgürlüğü

İşin Aslı

Hezeyan ya da Sanrı

Niyetli Bir Yazı

Vizyon Meselesi

Manipüle Etmek

Neyin Tecrübesi?..