Ana SayfaLütfü ErtürkAşkla Yürüyenler

Aşkla Yürüyenler

Bir seçimi daha geride bıraktık! “Giden, ömürden gitti, kalan sağlar bizimdir” diyerek, seçim günlerinde çok sesli ama seçimden sonra sessiz kalan insanları yazmak istiyorum!30 gün boyunca düşünen, üzülen, koşan, didinen, yazan çizen insanlar topluluğu göreceksiniz karşınızda!

Kim bilir, aynı cephede savaşıp da birbirinden habersiz onlarca insan olmuştur! …

Bu insanlarımızı, diğerlerinden ayıran özelliklerini sayarak tanıtalım sizlere!

Partili veya partisiz olmaları hiç etkilemez! En küçük bir noksanlığı kabul etmezler, yanlarında konuşacağınız ya da dertleneceğiz her şeyi görev addedecek kadar tutkuludur bu insanlarımız!…

Liderlerine laf gelecek diye ödleri kopar ve canları çıkana kadar çalışırlar!…

Sizlere, önce yeğenim Ahmet Konur’dan bahsedeyim!

Verdiği sözü yerine getiremesin; git, vur onu daha iyi ama bir damla kanı akmaz! Üzüntüsünden ölür… Selami Değirmenci’ye olan hayranlığı onu evinden yurdundan söktü aldı ta buralara getirdi 10 gün boyunca çalıştı!

Neler yaptı? Sorusu çok havada kalır. Neler yapmadı ki!…

Kaç mahalle kaç köy dolaştı kaç yüz araba ile konvoy düzdüler ve yollara düştüler! Sayın Değirmenci’nin meçhul askerler ordusunu kurdular…

Öyle para falan yanında konuşmazsınız! Çünkü dönüş yolunda cebinde metelik yoktu…

Bir gece yürüyüşü düzenlediler, gerçek bir Cumhuriyet Yürüyüşüne dönüştü… kimler yoktu ki? Ha sahi olmayan da vardı, olup da uzaktan seyredenler vardı…

Olsun, biz yürüdük, alev alev yürüdük… Kaç bin kişiye gitmiştir, selamı yetti bazı mahallelerimize! Bakın Roman mahallesine anlarsınız…  Buradan teşekkür ediyorum kendisine!… Ahmet’in yeni parolası, bir gece ansızın gelebiliriz…

Kâmil Gürkan Başar’a ne demeli dakika dakika peşindeydi Liderinin! Sorun bakalım kaç saat uyudular… Anne, evlat, hanım. Başar ailesi 30 günün 20 saati yollardaydı!… Bir sevda peşinde gezer gibi gezdi Gürkan’ım…

Kaplan Karabiber’den söz etmeden geçemem! Ne zaman kafamı bir yöne çevirsem; gözlerim, Kaplanın gözleriyle ( eye of the Tiger) buluşuyordu!… Hatır soran, durum soran, netice soran, gözler! Kara bir gölge gibi takip etti hiç bırakmadan… Bakın mahallesindeki oylara anlarsınız…

Tansel Ayyıldız’ı her gördüğümde gülümsüyor boynuma sarılıyor “biz buradaysak bu iş bitti” diyordu! Neler demedi ki, neler söylemedi ki! Bitirdik kardeşim, iyi çalıştık bitirdik…

Birisinden, hatta ikisinden söz edeceğim! Erdal Sezgin hocamız ve annem dediğim Tanzer hocamdan söz etmek istiyorum! Kısaca “Tanzerdal” bileşiminden söz edeyim biraz!… Hadi yaşlarından söz etmeyelim. İkisi de sevmez yaşlılığı üzerlerine kondurmazlar. Haklılarda yani, 30 gün boyunca geceli gündüzlü hiç bırakmadan, hiç gecikmeden her gün geldiler. Çalışmalara katıldılar, bilgiler verdiler, bilgiler aldılar. İlk günden, son güne kadar aynı heyecan ve aynı istekle katıldılar bizlere… Hadi bir şey söyleyin! Ya da bir şey sorun kendilerine. Yumuşacık koltuklarında oturmak uyumak varken gece ayazını iliklerinde hissederek yürüdüler… Yani sorun bir, Allah aşkına… “Zorunuz neydi sizin?”  Diye, deyiversinler bildiklerini…

Burada yazdığımız dostlarımızın, hiçbirinin seçimlerle direkt bağlantısı yoktu! Partilerle yoktu! Şahıslarla yoktu ve kısacası abuk beklentileri yoktu!  Direnişin yüzleriydi, her biri zaferi arıyordu…

Ya, Ertuğrul Dedemizi anlatsam size! Başlı başına sadece kendisi bir hikâye olur… Onun hikayesi burada olmaz, ayrı yazılır…

Başka bir ülkü, başka bir aday için çalışan bir dostumuzdan da bahsetmeden geçemeyeceğim!

Evet, o cenahta da adaylarına ve davalarına çok çalışanlar oldu! Ama bir isim var ki saat saat 30 günlük yaşamı önümde cereyan etti dersem mübalağa etmiş olmam sanırım!

Bir İnsan, açlığa ve uykusuzluğa ne kadar dayanır? Diye sorarsanız!… Size Kâmil Fırat’ı gösteririm!

Telefonun ucunda tek adam oydu sanki! En son, ne zaman yemek yediğini unutuyor, “bir şeyler anlatsana Lütfü Abi” dediğinden bir dakika sonra sandalye üzerinde uyuduğunu görüyordum!

Cumhur ittifakının adayı Volkan Yılmaz’ın konuşma yapacağı yere sabahtan gider, sahne düzenlemesini yapar, mahalle sakinleriyle konuşmaya dalardı… Hiç merkeze uğramadan günlerce köylerde dolaştığını bilirim!

Niçin Anlattım!

Bir kuruş menfaatleri olmayan insanlarımızı anlattım!

Sevdalarını, tutkularını anlattım!

İnsan sevgisini içinde yaşatanları anlattım!

Geleceğe güvenle bakabilmemiz için çırpınan yürekleri anlattım!…

Diğer isimsiz kahramanlarımızdan özür dileyerek…

Önceki İçerik
Sonraki İçerik
İLGİLİ YAZILAR
- Advertisment -

Son Yazılar

Empati ve Sempati

İfade Özgürlüğü

İşin Aslı

Hezeyan ya da Sanrı

Niyetli Bir Yazı

Vizyon Meselesi

Manipüle Etmek

Neyin Tecrübesi?..

İlgili Yazılar

Empati ve Sempati

İfade Özgürlüğü

İşin Aslı

Hezeyan ya da Sanrı

Niyetli Bir Yazı

Vizyon Meselesi

Manipüle Etmek

Neyin Tecrübesi?..